24 Temmuz 2013 Çarşamba

Adalia Bebek ve Bilge Anne

Ailesinden dostlarından binlerce kilometre uzakta bir başına bekledi Bilge Adalia'sını... Elimden geldiğince yalnız bırakmamaya çalıştım, netten konuştuk uzun uzun ve 13 gün arayla doğum yaptık. İste Bilge ve Adalia Bengisu Hanım'ın hikayesi...




Bebeğin Adi :  Adalia Bengisu 
Doğum Tarihi : 18.01.2013 
Doğum Haftası : 38+3 
Boyu ve Kilosu : 49 cm, 3570 gr 
Doğum sekli : Epidural + spinal sezaryen 
Hastahane:  O.LV Ziekenhuis






Beş yıllık bir evliliğin ardından bebek yapmaya karar verdik eşimle ;) uzun uğraşlar sonunda 12 günlük hamileyken hamile olduğumu erken hamilelik testiyle öğrenip, soluğu doktorda aldım ve kan testiyle evde yaptığım testi de doğrulamış oldum. Bu kadar erken öğenmek avantaj mı, dezavantaj mı tartışılır tabi ama ikimiz de bu mutlu haberle çok mutlu olduk;) İlk üç ay geçene kadar da aile dışında kimseye söylememeye karar verdik. Gün geçtikte kendimi daha iyi hissediyordum attığım her adımda, yediğim her lokmada bebeğimi düşünüyordum; bu da bana mutluluk veriyordu. Nihayet beşinci haftaya gelmiştik ama bu mutluluğum kanamamın başlamasıyla bozuldu ve bizim için de panik günleri başladı. Doktorum panik yapmamamı söyledi fakat ne mümkün. Bu noktada yapılabilecek en büyük hata internetten arama yapıp bir şeyler okumaya başlamak. Siz siz olun doktorunuza kulak verin ve her bulduğunuz  web sayfasını okumayın. Kanamamın ağırlaşmasıyla acil servise gittik ve bir koca haftayı hastahanede geçirdim. Rahimde oluşan iki hematomun kanamaya sebep olduğu ortaya çıktı ve bebeğim yaşam savaşına başladı içimde. Her gün bebeğimin büyümesi ve hematomlarin küçülmesi için dua ediyordum ve 9 hafta sonra kanamam durdu, yatak istirahatim bitti.Bu arada 14.haftaya ulaşmış olduk.
      

Her şey normale dönmeye başlıyordu. Artık yüreğimiz ağzımızda geçirmeyecektik günleri derken sanırım biraz erken sevinmeye başlamıştık 16. haftada rahim ağzının açılmaya başladığı haberiyle yine yatak istirahatine başlamıstım. Hamileliğin verdiği duygusallık ve hassasiyetle her şeye karamsar tarafından bakıyordum ama yine de kendimi motive edecek şeyler bulmaya çalışıyordum. En kötüsü de yanımda yakınımda hiç bir arkadaşımın aile ferdimin olmamasıydı. Eşim ve ben her gün birbirimize destek olduk, sarılıp ağladık, güçlü durmaya çalıştık ve bunu da çok iyi bir şekilde başardık.

Yatak istirahati doğum yapma planlarımı da değiştirdi tabi ki. 3 yıldır gittiğim jinekoloğumun Almanya da olması sebebiyle yeni doktor arayışlarına girdim. Doğum yapacağım hastahaneyi de değiştirmek zorunda kalacaktım. Tek istediğim yeni doktorum da eskisi gibi bilgili ve empati yeteneği olan birisi olmasıydı. Yeni doktorumla tanışmıştım, ilk izlenimim olumlu oldu ve bana verdiği ilaçları (hormonları) kullanmaya başladım. Doktorum bu ilaçlarla erken doğum riskinin azalacağını ama yine de erken doğum olursa başvurulabilecek bütün yolları söyledi bize. Bana düşense stresten uzak, hareketsiz bir hamilelik geçirip, 2 haftada bir kontrollerime gidip zamanın geçmesini beklemek oldu tabi kaçar yolu yok öyle de yaptım. Benim tatlıyla aram iyi değildir hatta şeker içeren karbonhidratlarla da aram pek iyi değildir. Paketli gıdalardan uzak durmaya da çalışırım ama hamileliğimin 26. haftasında hamile diyabeti olduğumu öğrendim ve ilk önce diyet yapmaya başladım. Diyetisyenin bana söylediği ise sen zaten çok sağlıklı besleniyorsun ben sana diyet veremem sadece porsiyonlarını  küçültmeye çalış oldu. Küçülttük tabakları, yazmaya basladım yediklerimi ayrıca yemek öncesi ve sonrası kan şekerimi ölçmeye başladım. Evet ben iğne görse ağlamaya başlayan ben. Neyse az yemek de kar etmeyince doktorum insuline başlamaya karar verdi ve yine ben her yemekten sonra insulin yapıp kan şekerimi ölçmeye devam ettim hamileliğimin sonuna kadar. Tabi bunda hareketsiz kalmamın da çok etkisi var genetik etkenler dışında. Ha bu arada şiddetli baş ağrılarımı ve carpaal tunnel sendromumu unutmamak lazım.

 Bu kadar olumsuzluklara rağmen içinde bir canlının varlığını hissetmek, hatta kısa zaman içerisinde onu görecek olmanın verdiği heyecan çok farklı. Adalia'nin ilk hareketlerini ilk defa 16.haftada hissettim ilk önceleri zayıf titreşimler halindeydi daha sonra hareketler bir rutine dönüştü ve güçlendi. Bizim rutinimiz karnımız acıkınca oluyordu.Yemek saatlerim her gün ayni saatlerde olduğundan yemek saatim yaklaşında bizimkinin tekmeleri de başlıyordu. Bir de bir gün çok hareketli isek ertesi günü biraz daha sakin geçiriyordukDoğum yaklaşınca da hamilelik kursuna katılmaya karar verdik en azından haftada bir gün bir kaç saatliğine dışarı çıkacaktım  bana da iyi gelecekti, öyle de oldu. Yakınında böyle imkanı olan herkes eşiyle gitmeli. Hem profesyonel insanlardan bilgi ediniyorsunuz, hem diğer hamileler ve eşleriyle vakit geçiriyorsunuz hem de eşiniz bilgileniyor.
   
     Neyse doğum tarihim giderek yaklaşıyordu ve her doktora gidişimde doktorum da benimle mutlu oluyordu haydi bir haftayı daha devirdik diye. Tabi madalyonun diğer tarafı ise benim korkularım doğumum nasıl olacak, çok canım yanacak mi, hadi sancım evde yalnızken tutarsa derken doğum tarihine yaklaşık bir ay kala doktorum bebeğin biraz büyük olduğunu bir kez daha dile getirmişti. 4 kiloyu geçerse sezaryen doğum olacaktı. Bir çok nedenin de birleşmesiyle elective caesarean yapmaya karar verdik. 18 Ocakta Adalia Bengisu dünyaya gelecekti tabi daha erken kendiliğinden gelmeye karar verirse de normal doğumu deneyecektik.Onca ay erken gelecek korkusuyla yaşamıştık simdi ise her şey yolundaydı artık gelse de olurdu 37. haftadaydık ne de olsa.

Büyük gün geldi çattı.17 Ocakta hastahaneye yatacaktım gerekli testler yapılacaktı. 18'inde ise Adalia aramıza katılacaktı artık.  Ben tıbbi müdahalenin her türlüsünden korkan bir insanim tabiri caizse canım da pek tatlıdır. Bu nedenle korkudan ölmek üzereydim ebe beni hazırlamaya geldiğinde sabah erkenden. Dedim ya empati çok önemli diye doktorum beni çok iyi anladığı için sabah 08.00 da gelir gelmez yapmaya karar vermiş doğumu. Hazırlanıp ameliyathaneye gitmek üzere yola çıktık, ama ben korkudan titremekten başka hiç bir şey yapamıyordum, eşim de doğuma girecekti. Burada normal doğumun eşlerle yapılmasına izin verilirken sezaryene gelince durum öyle olmuyordu fakat ufak bir değişiklikle bu durumunda üstesinden geldik.
Adalia 08.18 de dünyaya geldi Ocak ayinin 18'inde ve o an anladım ki bütün korkularım boşunaymış. Hiç ağrı sızı hissetmedim. Duyduğum güçlü ağlama sesi ise hayatımda duyduğum en güzel ağlama sesiydi. Kısa bir koklaşmanın ardından aldılar minik kuşumu benden ama içim rahattı babasıyla yapacaktı ilk kucaklaşmasını;) Epidurali burada 3 gün boyunca çıkartmıyorlar ki acıyı hiç hissetmiyorsun negatif yani ise 3 gün boyunca yataktan kalkmıyorsun. Günde bir kere fizyoterapist geliyor ve onun yardımıyla ayağa kalkıyorsun ve doğum sonrası egzersizlere hemen başlıyorsun. Bebeğe bakma konusunda ise ebeler yardım ediyor fakat biz pek ihtiyaç duymadık babası yaptı her şeyini ben kendimi daha iyi hissedinceye kadar. Sütüm hemen gelmedi ama pompaların ve ebelerin yardımıyla bir kaç gün içinde gelmeye basladı. Tam bir hafta kaldık hastahanede sezaryenden sonra bir hafta, normal doğumdan sonra da 4 gün kalınıyormuş. İyi de oldu biraz kendimi toparladım neticede eşimden başka yardımcı yoktu o da minik kızımızla ilgileniyordu.

Adalia artık 5,5 aylık oldu. Bu kadar çabuk unutacağımı hiç düşünmezdim ama doğum öncesi yaşadığım bütün olumsuzlukları unuttum bile. Eski sağlığıma kavuştum eski kiloma kavuşmama ise az kaldı. Eeee ne de olsa 20 kiloya yakin kilo aldım. Bir bebeğin hayatımı bu kadar değiştireceği hiç aklıma gelmezdi ama oldu hayatımız tamamen değişti ve biz bundan çok memnunuz. Kızımın dilinden çok iyi anlıyorum. O daha şikayet etmeden, huysuzlanmadan ne istediğini bulup yapıyorum ve onun için her şeyi yapmaya hazırım onun mutluluğu için. Umarım dünyadaki bütün çocuklar çok mutlu olurlar, çocuk sahibi olmak isteyen çiftler ise bu duyguyu tadarlar.

   Umarım günü geldiğinde kızım da bu yazıyı okur;)

Hiç yorum yok: