21 Ocak 2013 Pazartesi

Deniz Bebek ve Ceren'in hikayesi

Bodrum'da benim gibi bir Karşıyakalı Ceren.... Hamilelik ve doğum hikayesini onun kaleminden aktarıyorum...


Bebişin adı: Deniz
Doğum Tarihi: 12.11.10
Doğum Haftası: 39+1
Boyu & Kilosu: 49 cm / 2960 gr
Doğum Şekli: Epidural sezaryen
Hastane: İzmir Özel Çınarlı Hastanesi


26 aylık oğlum Deniz’e sevdiği çizgi filmlerden birini açıp, sonunda yazmaya başlayabildim. Ama bana ne kadar süre izin verecek bilmiyorum ve bu zamanı iyi değerlendirmem gerekiyor. Hamileliğin başından başlamak istiyorum çünkü yeni hamileleri yüreklendirici olabilecek süper bir başlangıç yapmıştım. Ne bir mide bulantısı, ne bir baş dönmesi, ne ağlama krizi…Her şey eskisi gibiydi, önceden yaptığım hemen hemen her işi yine yapabiliyordum, ağır olmayan temizlik işleri, işe gitme, işte aynı performansı gösterme – satılık tekneleri listeleme ve fotoğraflama, zaman zaman deneme seyirleri - yardım almadan ve hamile olduğumu kimseye söyleme gereği duymadan teknelere gidip geliyordum. Sabahları 2 -3 km, akşamları 2-3 km yol yürüyordum ve bu bana büyük mutluluk veriyordu, - di’li geçmiş zamanla konuştuğuma bakmayın, yürüyüş hep keyif verdi.
İkinci üç aya girdiğimde yani 4. ayın başlarında rota yada zehirlenme yaşadım, hala tam olarak ne olduğunu bilmiyorum, 1 geceyi acil serviste geçirdim ama bebek çok iyiydi, önemli olan buydu, ben nasıl olsa iyileşirdim, bunu da hiç kafama takmadım ama devlet hastanesinin hijyenden çok çok uzak fiziksel şartlarını unutmam mümkün değil… Bebeğim 16 haftalık olduğu halde karnım nerdeyse dümdüzdü ve Dr. Bey 16 haftalık olduğuna inanmayıp, genel bir ultrason taramasıyla buna hayretler içinde ikna oldu.

28. haftada bebeğimin suyunun ciddi oranda azaldığını üzülerek öğrendik, her hafta kontrole gittim, birkaç basit ilaç ve boool bool su içerek birkaç hafta içinde şaşırtıcı biçimde suyumun neredeyse normal değerlere çıktığını öğrenmek müthiş huzur vericiydi ama o dönemde de çok güçlü olduğumu, her şeyin iyi gideceğini, iyi gitmek zorunda olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Hiç ağlamadan ve hep pozitif düşünerek bu sorunun da üstesinden gelmiştik. Bu annelik nasıl bir şeydi, daha anne olmadan gayet güçlü bir yapıya sahip olmuştum.

Son üç ayı da gayet sağlıklı beslenerek ve toplamda 14 kg alarak tamamlamıştım. Bu yeni görüntüm, kocaman karnım aynada kendime her seferinde ilginç gelse de arkadan bakınca hamile olduğumun belli bile olmaması sevindiriciydi, doğum sonrası fazla kilolarımdan hızla kurtulacağımın habercisiydi. Doğuma 2 hafta kala, özenle yıkayıp ütülediğim bebek giysileri ve kendi ihtiyaçlarımı da içeren doğum çantamı da alarak tek başıma 5,5 saatlik Fethiye – İzmir yolculuğuna başladım :D şaka gibi değil mi? Ama her şey normaldi ve işin ilginci bir defa olsun kasılma hissetmemiştim yada hissetmiştim de bebeğin hareketleri zannediyordum, hala anlamış değilim.

Normal doğum istiyordum ve doğum haftası doktorumun bayram tatiline çıkacağını üzülerek öğrendim. İlk defa tedirgin oldum çünkü aylarca beni ve bebeğimi takip eden ve çok da memnun olduğum doktorumun doğumu gerçekleştirmesini istiyordum, başka bir doktorun değil… Sonunda doktorumun son iş gününde suni sancı alarak doğum yapmaya karar verdim. Çınarlı Doğum Hastanesine varıp, ilk muayene yapıldığında ikinci kez tedirgin oldum çünkü 39. hafta o gün bitmişti ama açılma sadece 2 cm di ve bebeğimin boynuna 2 kez kordon dolanmıştı. Bebeğimin aşağı inmemişti, çok yukarıdaydı. Hem ebe hem de doktorum doğumun her şeye rağmen sorunsuz olabileceğini ancak uzun saatler sancı çekmeye, bebek inmezse de sezaryen doğuma alınmaya hazırlıklı olmamı söylediler. Bu kesinlikle sezaryen için klasik bir ikna konuşması ve para kaygısı değildi, bunu içtenlikle söyleyebiliyorum. Sadece haberdar edilmem gereken bir konuydu o kadar. Bebeğimi riske atmamak için sezaryeni tercih ettim ve yarım saat sonra işte operasyon başlıyordu. Çok aç ve birazda heyecanlı olduğumu iyi hatırlıyordum. Operasyondan değil de epidural anesteziden korkuyordum. Kilolu olmamam sayesinde çok kolay bir anestezi olacağını duyduğumda epey bir rahatladım. Artık tek dileğim normalde 6 olan küçük tansiyonumun 4 lere düşmemesiydi. Her şey yolunda gitti, doğum ekibiyle keyifli bir sohbet sürerken, gülüşmeler, şakalar eşliğinde bebeğimin sesini duydum ve doktorum iyi ki vaktinden biraz daha önce sezaryen olduğumu, çünkü bebeğimin kaka yapmış olduğunu söyledi. Bebeğimi ilk görüşüm hemen solumdaki yatakta onu silerlerken oldu. Ağlayan ve küçük tekneler atan kırmızı zayıfça bebeğim, Deniz’im ordaydı. Onu öpmem için yanıma yatırdılar ve iki öpücükten sonra sanırım akciğer kontrolü için yanımdan aldılar. Sağlıklı olması her şeye bedeldi ve en büyük mutluluğumdu. Hafif bir temizlik operasyonundan sonra – elektrik süpürgesini andıran bir ses çıkaran aletle sanırım içimi temizlediler yada öyle bir şey  - kesinlikle sıfır acı ve negatif hiç bir şey yoktu. Sadece sanki çok hafif bir bira içmiş gibiydim. Hasta bakıcılara oda numaramı bile kendim söyleyerek aralarındaki numara tartışmasına gülüşmeler eşliğinde son verdikten sonra artık odamdaydım.

Sanırım 10 dk kadar sonra bebeğimi getirdiler ve acılı bir emzirme denemesinden sonra doğum sonrasının hamilelikten daha zor geçeceğini anladım. O çok küçüktü, 2.960 kg ve 49 cm. 1 dk bile uyumadan geçirdiğim gecenin de ardından tüm emzirme çabalarım neredeyse sonuçsuz kalıyordu ve sürekli hemşirelerden yardım istemek canımı sıkmaya başlamıştı. Eve dönüp de sonraki günün de aynı şekilde geçmesiyle süt pompası almaya karar verdik ve biraz işe yaramıştı. 2. günün sonunda artık sütüm çok miktarda geliyordu, hatta ilerleyen günlerde fazlasını sağıp saklıyordum ama canımın yanması sinir bozucuydu. Bu acılar yoğun bir şekilde 2 ay kadar, azalarak da toplamda 3 ay kadar sürdü sanırım. Hamile arkadaşlara en büyük tavsiyem emzirme acısına karşı doktorunuzla önceden konuşup, alınabilecek bir önlem varsa almanızdır. Soğan suyunun hamilelikte göğüslere sürülmesi işe yarıyormuş diye sonradan öğrendim ama denemediğim için bir şey söyleyemeyeceğim. Merak eden arkadaşlar varsa söyleyeyim, sezaryan sonrası birkaç gün içinde rahatlıkla her işimi kendim yapabiliyordum, hatta bebeğimin işerini de Deniz birkaç haftalıkken bile oldukça incelmiştim ve karnım hızlı bir şekilde sıkılaşıyordu. Deniz sanırım 6 aylıkken de 14 kg vererek eski halime dönmüştüm. Bunda günde yaklaşık 2 yada 4 saatlik toplam uykularımın da payı büyüktü ama bu can sıkıcı konuları anlatıp, gözünüzü korkutmam istemem :D

Çok uzun yazdım galiba Mineeee, ne dersin? Hamile arkadaşlara son tavsiyelerim bol bol uyumaları, sağlık engeli yoksa hareketli bir hamilelik geçirmeleri, doğal ve sağlıklı zeytinyağlı sebze yemeklerine ağırlık vermeleri (özellikle son üç ay günde 200 gr eti de dahil ederek) ve doğum sonrası mümkünse sadece anlaşabildikleri insanlardan yardım alarak, doğum sonrası ağlama krizlerinin ve depresyonun geçici olduğunu kendilerine sık sık hatırlatmalarıdır. Daha çok var aslında ama herkes yaşayarak öğreniyor zaten bu süreci. Sağlıklı doğumlar, sağlıklı bebekler diliyorum tüm anne adaylarına.

Ceren G.

Hiç yorum yok: