12 Temmuz 2016 Salı

29. hafta oldu bile..


Günler hızla geçiyor, neredeyse Temmuzu yarıladık, hamişliğin ise yarısını devireli çok oldu. Son dönemece girmemize ise çok az kaldı. 29. haftanın içindeyim şu anda kocaman göbeğimle sıcaklarla ve merdivenlerle savaş veriyorum. Eve ulaşmak için 4 kat, ofise ulaşmak için 3 kat merdiven çıkmam lazım.  Çıkarken her ne kadar beni zorlasa da kendimi doğumu kolaylaştıracağını düşünerek motive etmeye çalışıyorum. Hımmmm motive oluyor muyum derseniz tam olarak değil :) Doğum eğitiminde doğumu kolaylaştıran aktivitelerin başında saydı Ebemiz Ayşegül Fırat bol bol merdiven çıkmayı.

Eskiden beri takip edenler var ise nereden çıktı şimdi doğum eğitimi, zaten ikinci doğum değil mi, üstelik ilki sezeryandı, bu doğumda sezeryan olmayacak mı? gibi sorular kafanızda nbelirdiyse hemen yanıtlayauım. Çok alıştım bu ara bunları yanıtlamaya :) Evet Cancan 39+0 da sancılarımın bile başlamasına izin verilmeden sezeryan ile doğdu. Plesanta previa gibi tam anlamıyla sezeryan sebebi olan bir durumum vardı. Bu sebeple o zaman hiç istemesem de sezeryan doğum yapmıştım. Hep de aklımda keşke ikinciyi normal doğurabilsem diyordum. Ve gördüm ki dünyada ve Türkiye'de artık sezeryan sonrası normal doğum destekleniyor. Tabi ki her doktor bunu yapmıyor, tamamiyle görüşe karşı olan da var, risk almak istemeyende. Can da olduğu gibi Uzay'da da çok iyi, tatlı dilli, işinin ehli bir doktora denk geldik. Onu bulmamız biraz uzun sürdü ama kısa sürede sevdik. Üstelik Doktorumuz Hüseyin Ceyberi sadece ssvd'yi desteklemekle kalmıyor, doğal doğum yanlısı bir doktor olarak gebelerin keşkesiz doğumlar yapması, doğumun bir travma, korkulu bir hikayeden çok, keyifle yaşanacak bir süreç olması için çalışıyor. İşte bu yüzden doktorumuz bizi  doğum hakkında daha çok bilgilenmemiz için bir Doğal Doğum Eğitimine yönlendirdi. Eğitimimizi Bona Dea Doğum'da Ebe Ayşegül Fırat'tan aldık. Onun anlattıkları ve bizim isteklerimiz doğrultusunda şimdi bizde doğum tercihlerimizi belirliyoruz.

Artık bloğa daha sık yazabilmek için kendimi ve vaktimiz zorlayacağım. Çünkü dönüpte Can'da yazdıklarıma bakınca ne kadar güzel bir anı olduğunu, insanın bazı şeyleri çok çabuk unutabildiğini fark ettim.



24 Mart 2016 Perşembe

süprizz...

Yeniden buradayımmm.. Yeniden yazacaklarım anlatacaklarım var :)
Aslında hep anlatacaklarım vardı da ben yazamadım... Her gün bloğu çok boşladım bugün yazayım, anlatacak çok şey var dedim ama hep bir sebep oldu yarına ertelemeye.
Yazamadığım zamanda çok şey değişti yine.  Mesela artık "Mini Mini Butik" yok. Eylül sonunda dükkanı kapattım. Bir kaç aylık iş arama süreci sonrasında şimdi yeniden çalışıyorum.  Çalışmayı özlemişim desem aranızdan kaç kişi bana yok artık der bilmiyorum ama evet çalışmayı seviyorum ve işte olmak bana iyi geliyor. Tek bir sorun var ki yine Gıda firmasındayım, yine muhteşem lezzetler var ve ben yine boğazıma hakim olamıyorum.
Cancan kocaman oldu, hatta adam oldu sıpa. Artık ay saymak çok komik geliyor artık 3 desek yeter :) Geçen sene Nisan ayı sonundan beri kreşe gidiyor. Keyfi de çok yerinde arada sabahları uyanmak zor gelse de okul onun için eğlence yeri.
 
Başka  değişiklik yok mu var tabi ki asıl haber şimdi geliyor. Duble anne olmaya hazırlanıyorum. :) İş ile birlikte gelen bir bebeğimiz var. Eylül sonunda Cancan'ım abi, bende  duble erkek anası olacağım. Henüz tam olarak bilmese de bir şeyler olduğunun farkında Cancann.
 
Umarım bu sefer yeniden yazmaya başlayabileceğim Cancan'ı ve yeni bebişimizi anlatacağım. Kendisi şimdilik çok minnak 13 haftalık, dün cinsiyetini öğrendik. Kocam ve teyzem hariç herkes kız diyordu bende kız diyordum. İçimden bir ses sen Can'da da kız dedin erkek oldu bu bebek de erkek mi acaba dese de kız demeye devam ediyordum.  Bir yakışıklı oğlum daha oluyor, sağlıkla gelsin de kızı erkeği fark etmez.
 
Cinsiyet belli olunca bizim evdeki kız mı erkek mi konuşmaları yerini dün akşam itibariyle adı ne olsun sohbetlerine döndü. Sanırım zorlu geçecek bir müzakere süreci bizi bekliyor....