18 Mart 2013 Pazartesi

İncirli Muhallebi

İncirli muhallebiyi ilk kez İstanbul Nişantaşı'nda Galata Muhallebicisi'nde yemiştim. 17 Şubat 2011 tam sene geçti ama tadı hala damağımda. Hafızam o kadar iyi değil sadece doğum günüm olduğu için bu kadar net hatırlıyorum yanlış anlaşılmasın :) Sorduğumuzda içine hiç şeker konulmadan yapıldığını söylediler.  O gün orada birde antep fıstıklı muhallebi yemiştik. İkisi de birbirinden güzeldi :) Onların ki gibi hiç şekersiz değil ama lezzeti yerinde ve oldukça basit bir şekilde bende evde yaptım. Şimdi de sizinle paylaşıyorum. Paylaşmadan tadı çıkmaz, keşke gelseniz de evde yaptıklarımı paylaşsam. Afiyet olsun...

Malzemeler;

  • 7-8 tane kuru incir
  • 650 ml süt
  • 1 kahve fincanı şekerü
  • 1 paket pirinç unu
  • 2-3 tane ceviz

Kuru incirleri küçük küçük kesip bir süre sütün içinde bekletiyoruz. Sonra ocagın altını yakıp sütün ılıtıyoruz. Süt ılındıktan sonra el blendrı ile incirleri parçalıyoruz. Şekeri ve bir paket pirinç ununu da ekleyip pişiriyoruz. Daha sonra tabaklara alıp üzerini ceviz ile süslüyoruz.

Not: Ben paketli incir almıştım. Dış kabuğu çok kalınmış o yüzden içlerini sıyırarak kullandım. 

14 Mart 2013 Perşembe

uçtu uçtu 40 uçtu :)


Sonunda kırkımız çıktı. Daha doğmadan kırkımızın çıkmasına programlanmıştık. İlk 40 gün alışma süresi, zorluklar olacak. Uykusuz geceler, ağlama krizleri, gaz sancıları, yorgunluk... Ama kırkımız çıktımı her şey yoluna girecek, bebek düzene girecek, her şey dünden bugüne değişecekti. Peki ne mi oldu?  

Dün kırkımız çıktı. Kırk gezmesine gittik, kırkımızı uçurduk, akşam kırk banyomuzu da yaptık. Bugün kırk birinci gün... Hayatımızda ne değişti? Pek fazla bir şey değil... Zaten bende dün gece uyuyup bu sabah yeni bir hayata başlayacağımızı düşünmüyordum ama olsa fena olmazdı. Düşünsenize saatinde uyuyup uyanan, güzelce emen, gazını kolayca çıkarıp, gülücükler saçan bir bebek. Rüya gibi değil mi? Çok şükür emme ve gülücük saçma ile ilgili bir sıkıntımız yok ama iş gaz çıkartma ve uykuya gelince oğlum ne babasına ne bana benzememiş uykuyla pek arası yok. Oysa ikimizde fazladan 10 dakika uyumak için neler yaparız.


Kırk gezmesi için bebeğinizi yüksek katta oturan bir aile büyüğüne götürün diyorlar. Ömrü uzun olsun, yüksek mevkilere gelsin diye. Hatta gittiğiniz yerde bebeği yüksek bir yere koyun ki boyu uzun olsun da diyorlar. Ama bizim Bodrum'da aile büyüğümüz olmayınca Ceren Teyzemize gitmeye karar vermiştik. Ama ne şans ki o da öksürüyormuş. Eee hal böyle olunca bizde kırk gezmesi niyetine Turgutreis sokaklarını arşınladık. Uzun uzun yürüdük bol bol temiz hava aldık, güneşten faydalandık. Sonrada Kahve Dünyası'nda kahve içtik.  Hava da öyle güzeldi ki hiç eve dönesimiz gelmedi. Bu arada kırk gezmesine çıkınca anne ellerini yeşilliklere sürüp bebeğinin üstüne sürerse bebeğe hiç nazar değmezmiş. Tabi bunu da yaptık :)


Kırk gezmesini yaptı, yaparken kuaförümüze ve Nalan Ablaya uğradığımız için onlarda bize küçük hediyeler verdiler. Nalan Abla yumurta, şeker, çikolata, pamuk, kuaförüm Derya'da pamuk ve şeker verdi. Pamuk saçları pamuk gibi olsun uzun yıllar yaşasın diye, şeker tatlı dilli olsun güzel bir hayatı olsun diye sanırım ama yumurtayı tam olarak bilmiyorum. Bu kadar gezmenin üzerine akşam babamızda gelince kırk banyosu yaptık.

Bir kaç gün önce facebook'tan sordum kırk bayosunda ne yapılır diye... Eeee konuya komşuya, Ayşe teyzemize  sorduk. Alınan tüm bilgileri birleştirip anonim bir kırk banyosu hazırladık oğlumuza :)

Neler yoktu ki 40 banyomuzda :)


  • 40 tane zeytin yaprağı: Kendiyle çevresiyle barışık uyumlu bir çocuk olsun diye
  • 40 tane deniz kenarından alınmış taş: Taş gibi güçlü kuvvetli olsun diye
  • Birer tutam Tuz - şeker - pirinç: Hayatının tadı tuzu bereketi olsun diye
  • Altın: Zengin olsun diye heralde bilemedim :)
  • Ve oğlumuz eve girerken anneannesi yere bozuk para saçmıştı onları koyduk.
Bu banyo suyuna konan 40 tane taş ve 40 tane zeytin yaprağını ertesi gün bebeğin babası denize atıyor ve bebeğinin geleceği için 3 dilekte bulunuyormuş.  

Bizim anonim 40 banyomuz böyleydi. Önce Can Can yıkandı arkasından onu uyutup ben. Can Can için hazırlanan sudan 1 tas da ben dökündüm. Misler gibi uyuduk sonra ta ki sabah 3'te Can uyanana kadar :)


9 Mart 2013 Cumartesi

CanCan ve Anne Mine -Bizim Hikayemiz-

Bebişin adı: Can
Doğum Tarihi: 01.02.2013
Doğum Haftası: 39 +0
Boyu & Kilosu: 51 cm / 3310 gr 
Doğum Şekli: Epidural +  spinal sezaryen
Hastane: Bodrum Acıbadem Hastanesi

Haziran ayının başıydı hamile olduğumu öğrendiğimde önceleri haftalar çok uzun geliyor, hiç geçmiyordu. Hamile olduğuma inanmam biraz uzun sürdü. Hiç bir hamilelik belirtim yoktu; ne uyukluyordum ne de midem bulanıyordu. Her zamanki gibi devam ediyordu hayat. Önce 11. haftada galiba kız dedi doktorumuz ama net bir şey söylemek için erken. Zaten ben ilk günden beri kız diyordum. 16. haftada aaa erkek geliyor deyince doktorumuz çok şaşırdım. 20. haftaya kadar her şey çok yavaştı sanki günler geçmiyordu. 20. haftada oğluşumun hareketlerini hissetmeye başlamamla günler hızla akmaya başladı. Her gün hem oğluşum büyüdü hem de ben :) Ne zaman günler geçti vakit geldi anlamadım, ama geldi. 


31 Ocak gecesi biraz uyudum biraz heyecan yaptım derken sabah oldu. Bodrum işi doğumumuz için 10:30'da hastanede olacak 13:00'da doğum yapacaktım. Her şey hazır kapının arkasındaki yerini almıştı bir gece önceden :) Eee madem planlı programlı gidiyordum doğuma ablamın dediği gibi prenses işi yapmalıydım. Sabahtan hemen kuaföre gittim, fön çektirdim. Hafif bir makyaj yaptım. İlk izlenim önemli değil mi ama oğluşum güzel görsün beni :) 

10:30 gibi hastanedeydik girişimiz yapıldı odamıza alındık. Ve başladık bize sorulanları yanıtlamaya kat hemşiresi, çocuk doktoru, anestezi uzmanı, bebek hemşiresi.... Hepsi ayrı ayrı gelip sorular sordular, sorularımızı yanıtladılar.Onların arkasından Almila Hoca geldi 12:00'de. Bir de ne görsün dediği hiç bir şey yapılmamış, beni ameliyata hazırlamamışlar. Hafif bir fırça hemşirelere herkes hazırola geçti. Hemen nts bağlandı, istediği ilaç yapıldı ve üzerim değiştirildi. Beni tahtımla (yatağım) ameliyathaneye aldılar. Tabiki benimle beraber Cücü'de geldi. Ameliyat hane kapısında ayrıldık. Onu başkabir odaya aldılar üzerini değiştirdi bense direk ameliyathaneye. 

İçeri girer girmez herkes kendini tanıştırmaya başladı. Ameliyathane buz gibi ama ekip çok sıcak kanlıydı.  Özellikle anestezi uzmanım Haluk Bey ve onun asistanı Ebru Hanım hem çok tatlı hem de çok ilgililerdi. Ama önemli bir sorun vardı; ben epidural katateri taktırmaktan korkuyordum :) Neyse ki Haluk Bey herşeyi anlata anlata yaptı ve hiç canımı yakmadı. tek hissettiğim ilk başta omur arasını belirlemek için yapılan muayenede doktorun parmak ve tırnaklarıydı sonrası çok kolay oldu :) sonra bacaklar karıncalandı, sanki şiştiler şiştiler ve birer kütük oldular.

O sırada Almila Hanım geldi. Hazırlıklar iyice hızlandı ama Cücü yoktu. Nerde nerde diye sorarken kapıdan girdi. Giymiş yeşil ameliyat önlüklerini kocam tam bir doktor olmuş pek yakışmış. 

Saat 14:14'te Can'ımız oğlumuz doğdu. Biraz zor cıktı sıpa, zorladı doktoru... Birde üzerine ağlamayınca aldı beni bir telaş :) ama bir dakika içinde o cılız sesi duyuldu ameliyathanede ve iki derin oh... Cücü ile ben birbirimize baktık günlerdir, aylardır beklediğimiz oğluşumuz artık gelmişti. Hemen yanımıza getidiler sarı bir havlunun içinde. Çok küçük,çok tatlı ve dünyada dokunduğum en yumuşak şeydi oğluşum hiç çekmeselerdi keşke yanağımdan ama alıp gittiler bakımı için. Babası da onunla gitti.



3310gr 51 cmlik minik bir oğlan gelmişti dünyaya. CanCan'ımız bizim oğluşumuz... Odaya çıkar çıkmaz hemen getirdiler oğluşumuzu.  Hemşirelerin de yardımıyla ilk kez emzirdim. Sezaryen olmasına rağmen ne Can'ın emmeye başlamasında ne benim sütümde bir sıkıntı olmadı. İlk gece korkuttu oğluşumuz bizi biraz aspire etti dedi hemşireler yani tıkandı. Kan değerlerinde yükselmeler oldu. Minicik kuzumun eline damar yolu açtılar serum bağladılar, antibiotik başladılar. Hastaneden çıktıktan sonra 5 gün sabah akşam iğneye götürdük bir lokmacığımı :( İlk haftada  3055 gr'a kadar düştü kilosu. Yüzde 10 a kadar kilo kaybı normal dediler de biraz içimiz rahatladı. 15. günde gittiğimiz doktor kontrolüne kadar sürekli endişe ettim kilo alıyormu? Büyüyor mu diye? Ama alıyormuş kuzucuk sütler yarıyormuş oğluşa... Şimdi 4 kiloyu geçti, sadece fizyolojik sarılığı devam ediyor, uzayan sarılık dedi doktorumuz 2 aya kadar sürebilirmiş.Herşey yolunda her gün yeni bir program yapıyor bize. Her gün yeni bir ses çıkarıyor, bir gülücük atıyor renk katıyor hayatımıza gün be gün büyüyor.


5 Mart 2013 Salı

Süt arttıran bitçi çayı

Bebek emziriyorsanız etrafınızdaki herkes ağzınıza bir şeyler sokuşturmaya çalışır. "Sen emziriyorsun kızım yemen lazım süt olur" nidaları eşliğinde ne varsa yedirmek isterler. Ama bir gerçek var ki ne hamileyken ne de emzirirken 2 kişilik yemek fazla kilo dışında bir şey katmıyor bizlere. Ben evdekileri beni zorla yedirmemeleri konusunda ikna ettim. Süt arttırmak için tüm emziren annelere tavsiyem bol bol su içmeleri. Bu arada birçok markanın süt arttıran çayları var bunlarda etkili oluyor. Özellikle Humana Still-teeyi bir çok kişiden duydum. Faydasını gören çok. Bu çayın 200 grlık paketinin fiyatı yaklaşık 20 TL. ama ben sevgili arkadaşım Ceren'den aldığım bitki çayı karışımını aktarda hazırlatıp içiyorum. Tadı oldukça güzel şekerli de şekersiz de içilebiliyor. Sabahları çay içmeyide bıraktım bu bitki çayından hazırlayıp içiyorum. 200 grlık paketi yaklaşık 10 TL gibi tutuyor. Ve oldukça uzun süre gidiyor.

1 ölçü rezene
1 ölçü anason
1 ölçü kimyon
2 ölçü ısırgan

Hepsi karıştırılıyor. 1 fincan sıcak su için 2 tatlı kaşığı kadar koyup bardakta 3-5 dakika demleyip içiyorsunuz. Afiyet olsun...

3 Mart 2013 Pazar

Buziki Orhan Mucizesi :)

Dün geceki hayalim doktorunda artık büyüdü gece 5 -6 saat uykuda kalabilir demesiyle doğumdan sonra ilk kez 5 saat delisiz uyumaktı. Ama sadece bir hayal olarak kaldı :) Gece 01:00'da oğluşun altını üstünü her yerini hazırlayıp yatırdım ve aynen bende uyku moduna geçtim ve saatimi 6:30 kurdum. 04:13'de Can can'ın aglamasıyla hayallerim yıkıldı. Aldım oğluşumu ki ne fark edeyim kuzumun bezinden çıkmış çişleri sırılsıklam olmuş. Tabi üzerini değiştirirken uykusu baya bir açıldı. Sonrada uykuya bir türlü geçemedi. Sürekli emmek istedi emince gazı oldu çıkartamadı derken saatleri birbirine ekledik. Saat çaldığında biz hala oğluşu uyutmaya çalışıyorduk. Karnı doydu, kakasını yaptı, gazını çıkarttı ama bir türlü uykuya geçemedi bıdık. Bir anda Buziki Orhan Osman'ın albümüne bebeğiniz uyusun diye bir bölüm vardı aklıma o geldi.  Hemen telefondan onu açtık.Bir yandan da emzirdim ve Can nakavt oldu. 2 saat sonra tekrar mırıklandığında kucağıma dahi almadım açtım Buziki Orhan'ı koydum başucuna 5 dakika içinde bayılmıştı. 

Buzuki Orhan Osman ve eşinin hayatı, bebeklerinin kolik olması nedeniyle kâbusa dönüşmüştü. Anne karnındaki sesleri aradığı için sürekli ağlayan bebeğin imdadına, müzisyen olan babanın süpürge, su ve kalp atışı seslerini kullanarak geliştirdiği albüm yetişti.

Buzuki Orhan, üç yıldır yeni bir albüm üzerinde çalışıyor ancak bu kez yaptığı albüm çok farklı. Çünkü bunda elektrik süpürgesi sesinden kalp ritmine, fön makinesi uğultusundan tazyikli su sesine kadar birçok ritmi bir arada bulmak mümkün. Üstelik 200 kez stüdyoya girerek hazırladığı 70 dakikalık bu albüm için Buzuki Orhan’ın hedeflediği kitle de ilginç: O, bu albümü 0-3 aylık kolikli bebekler için yaptı. Alıntı Sabah Gazetesi Ekim 2010


Can aslında kolik bir bebek değil ama anne karnındaki sesleri dinlemek ona da iyi geliyor. Bu arada deliksiz uyku hala hayallerimi süslüyor :) 




2 Mart 2013 Cumartesi

Yenidoğan dönemi bitti :)

Koskoca bir ayı devirdik. Bodur Şubat bitti, mart geldi. Hayatımızın en uzun, en kısa, en uykusuz, en mutlu, en endişeli, en meraklı, en şevkat dolu, en titiz, en hijyenik, en süt kokulu, en keyifli, en en en en Şubatıydı. Oğluşumuz martın gelişiyle yeni doğanlıktan çıktı ve 1 aylık oldu. 1 ay nasıl geçti anlamadık ama gün gün saydık oğluşumuzun kaç günlük olduğunu Can can bize hergün yeni bir program yaptı. Bir gece bıraktı rahat rahat uyuyalım, bir gece olmaz oturacağız, gazımla ilgilenin dedi. Rahat rahat uyumak derken yanlış anlamayın 2 saatte bir emzirdim oğluşumu ilk ay rahat uyumaktan kastım o iki saatin 1,5 saatini uyumak :)

Bugün Can can'ın 1. ay doktor kontrolü vardı. 1. ay kontrolüne yeni doktorumuza gittik. Eski doktorumuzu ne kadar sevsek de Acıbadem'de her gittiğimizde yaşadığımız sıkıntılar sonucunda oradaki doktorumuzu bıraktık. Yeni doktorumuz Sibel Kılıçaslan. Bugünkü kontrolümüze göre boyumuz 55cm, kilomuz 4100 gr olmuş :) Sarılığımız devam ediyor ama endişe edilecek bir durum yokmuş. Uzayan sarılık dedikleri bu durum 2 aya kadar devam edebilirmiş. Ayrıca Hepatit B aşımızın 2. dozu yapıldı. İlk 1 ay 2 saatte bir  olan emzirme düzenimiz bugün itibariyle değişiyor. Artık geceleri uzun uyku var :) Bu gece ilk deneme bakalım nasıl olacak?? Bugünden itibaren gündüzleri 2,5 - 3 saatte bir emecek Can bey gece uykusunda ise 5 - 6 saat bırakabileceğiz. Oğluşun iliği kemiği dinlenecek. O öyle tatlı tatlı uyurken uyandırmak nasıl içimi acıtıyordu anlatamam. Şimdi en azından gece rahat edecek bebişim. Bu arada çaktırmayın bende kesintisiz uyuyacağım tabi Genel Müdürümüz izin verirse :)