17 Ağustos 2013 Cumartesi

Yakaköy - Saklıkent - Patara ve sonunda Kaş

Bayramın birinci tatilimizin ikinci gününe sabah 6'da başladık :( Biraz yatakta oyunlar filan derken 7 ye kadar idare ettim Cancan'ı . Sonra biraz kendimi hazırlama, minik zibidiye bayramlık giydir, valizi biraz toplarla derken 8 oldu saat. Kahvaltımızı da ettikten sonra yola koyulduk. Normalde Fethiye Kaş arası 1,5 - 2 saat ama biz geze geze gittik.

Yakaköy - Saklıkent -  Patara ve sonunda Kaş

Sabah ilk durağımız Yakaköy oldu. Yakaköy'e Saklıkente gelmeden önce Tlos yol ayrımından dönerek gidebilirsiniz. Doğal kaynak sularının aktığı yemyeşil bir cennet. Biz Cancan'ın sabah meyvesini orada yedirdik. Etrafı incelerken nasıl  kolay yediğini anlatamam :) Bu arada bizde kahvelerimizi içtik, biraz dinlendik yola devam. Tavsiye üzerine Gizlikent'e girdik ama Can uyuyordu. Kocacık gitti baktı aşağı yukarı Yakaköy gibi bir yer vakit kaybetmeyip Saklıkent'e devam ettik. Saklıkent'e  daha önce gitmiştim ama hayal meyal hatırlıyorum. Eğer kanyonda yürüyüş yapmak istiyorsanız bebeğinizi emanet edeceğiniz birini yanınızda götürmelisiniz :). Biz 200 metrelik tahta köprüyü geçtik kanyona kadar ulaştık ancak suyun yanına aşağıya Cancan'la birlikte inemedik. Zaten bayramın ilk günü olmasıyla oldukça kalabalıktı. Biraz etrafı seyrettik ayaklarımızı suya soktuk. Önce Cücü, sonra ben kanyona indik geldik. Eee 6 aylık bebekle bu bile çok. Sonra yolumuza devam ettik.  

Saklıkent'ten sonra Patara'ya doğru yola çıkmadan önce ara yolda Köylüm Sofrası'nda güzel bir öğle yemeği yedik. Çok keyifli  bir yerdi. Sedirlere yayıldık ve birbirinden lezzetli yemekleri yedik. Köylüm Sofrası'nın gözlemeleri oldukça lezzetli ayrıca incecik açılmış. Bölgede hemen yer restoranın kapısında bıldırcın yazıyordu. Onu da denedik ben çok beğendim. Yemek yediğimiz yerin fiyatları çevre restoranlardan çok az daha yüksekti ama sonradan öğrendik ki burası diğerlerine göre daha temiz ve özenli bir yermiş.

Patara'ya vardığımızda akşamüstü olmak üzereydi. Techizatımızı topladık ve plaja doğru yola çıktık. Akşam üstü ama öyle bir sıcak vardı ki sormayın, kavrulduk. Plaja ulaşıp yerleşmemiz baya zamanımızı aldı. Neyse sonunda ulaştık bu arada Cancan arabasında uyudu. Fırsat bilip dönüşümlü denize girdik. Soğuk bir şeyler içtik. Ayağımızı bacağımızı uzatıp keyif yaptık. Sonra oğluş kalktıktan sonra onu da denize soktuk. Mümkün olsa çıkmayacak sudan orada yaşayacak. Sonrasında toparlanıp Kaş'a yola çıktık. Otele vardığımızda saat 8'i çoktan geçmişti. Odaya yerleşip hazırlandık ve Kaş'a indik oldukça uzun bir gün oldu bizim için akşam yemeğini yerken saat on olmuştu bile. Kuzu pusette keyfi yerinde uyudu bizde yemekten sonra Kaş'ta gezdik. Gidemeyeceğimiz turlara bakıp oğlumuz büyüyünce yine gelelim dedik.

Aklımızda kalanlar

  • Yolda Kar Şerbeti diye bir şey gördük yemek yerken soralım içelim dedik ama unuttuk.
  • Saklıkent'te 30 dakikalık mini rafting yapılıyor. Cücü'ye neredeyse yalvardım yapsın diye ama yapmadı. İnşallah bir daha ki sefere birlikte yapacağız.
  • Fethiye'de vakit yetmediği için kelebekler Vadisine gidemedik
  • Kaş'da tekne turu ile Kekova'ya gidemedik. Tekne turu için biraz daha beklemek lazım sanırım
Not: Daha bayramın yorgunluğunu atamadan İzmir'e geldik yazılar gecikti. En kısa zamanda tamamlıyorum.

Hiç yorum yok: