Sabah 7'de oğluşu emzirmek için uyandım. Can Beyi aldım uyandırdım, emzirmeye başladım ama sağ kürek kemiğimin altında bir ağrı başladı. Hani kulunç oldu deriz acır, ağrır kolunu kaldıramazsın, öldürmez ama süründürür bir ağrı vardır. İşte öyle ağrıyordu. Ama bir süre sonra ağrı şiddetlenmeye başladı. Can'ı babasına verdim, yatırdı. Bende yattım ama ne mümkün ağrı git gide arttı.Cüneyt'in evden çıkma vakti geldiğinde artık öyle bir hal almıştı ki nefes alamıyordum. Kürek kemiğimin altından başlayan ağrı koltuk altımdan göğsüme doğru geliyor, nefesimi kesiyordu. Ağrıdan ağlıyordum artık. Hal böyle olunca hastaneye gitmeye karar verdik. Alelacele çıktık. Oraya mı gitsek buraya mı gitsek derken en yakın Bodrum Acıbadem Hastanesi diye oraya gittik. Ve başımıza neler geldi???
Daha hastaneye gitmeden aradık. Ağrıyan kürek kemiği olunca ortopediste gitmek gerekir diye düşündük ve doktorun müsait olup olmadığını sorduk. Hastaneye girdiğimizde saat 9'du. Doktorun sekreterine gittik giriş yaptırdık ama doktoru bulabilene aşkolsun. Doktorumuz sözüm ona visite çıkmış ama ne cep telefonuna bakıyor ne gören var kendisini. Neyse 15 dakika sonunda geldi. (Ben bu arada ağrıdan nefes alamamaktan ağlıyorum) Ve tam bir özel hastane ritueli olarak muayene bile etmeden bir film çektirelim bir de sizi dahiliyeye yönlendirelim dedi. Tamam dedik. Film çekildi. Sonra bizi acildeki girişim odasına aldılar. Ortopedistimiz geldi. Sizi Kalp ve Damar Cerrahına yönlendirdim, bir de o görecek dedi, dahiliyeden vazgeçmiş belli. Bu arada nefes alırken çok acıyo dedim ya oksijen bağladılar. Diyorum ki nefes alabiliyorum sadece çok canım yanıyor. Olsun olsun dediler. Aaa hakkını yemeyeyim sırtımı dinledi bir de çektirdiği filme baktı ortopedistimiz. O gitti arkasından Kalp ve Damar Cerrahı geldi. Ne yaptı dersiniz sırtımı dinledi ve çekilen filme baktı, bir tahlil de o istedi. Doğum sonrası emboli olabilir dedi. Tahlil için kan aldılar, yarım saate çıkar dediler. 40 dakika geçince sorduk, ık mık ettiler laboratuarı aradılar. Bu arada Cücü kanı bulamadıklarını duymuş. Sonra ben hemşireye sordum. Yok, yok kan kayıp değil bakıyorlar tahlilinize dediler. Kan alındıktan 1 saat 20 dakika sonra kan pıhtılaşmış tahlil yapamıyoruz tekrar kan alınması lazım dediler, çocuk kandırır gibi... Yaa Özel hastanede acilde sadece bir tek hasta ben varken kanı kaybettiler. Biraz yoğun olsalar ne yapacaklar acaba. Yeniden kan alındı, yeniden bekledik. Bu arada tabi ki iyice sinirimiz gerildi. 9:00'da girdiğimiz hastanede 11:30 olmuştu ve hala hiçbir sonuç alamamıştık. Sonunda kan tahlili çıktı. Bu sefer kardiolog olan başhekim geldi. Sırtımı dinledi, filme baktı, tahlil sonuçlarına baktı. İtiraf etmeliyim en ilgili doktor kendisiydi. Birkaç muayene daha yaptı, birde Eko kardiografi çekti.
VE SONUÇ... BASİT BİR KAS AĞRISI.
Eee zaten biz bunu bilerek geldik, belki beni biraz rahatlatırlar diye ama anlatamadık derdimizi. Bir yandan birşey atlamak istememelerini anlıyorum ama bu kadar uzun süre bekletilmek bomboş hastanede kan örneğinin kaybedilmesini,ağrıdan ağlayan hastanın bu kadar bekletilmesini anlamıyorum. Sonuç olarak ben beklerken ağrım hafifledi. Emzirdiğim için ağrım da hafifleyince öylece gönderdiler beni. Tek tavsiye sıcak kompress ve masaj :) Zaten doktora gitmesem de o sürede geçecekti ağrım... Neyse ders oldu bize bir daha Bodrum Acıbadem'e mecbur kalmayız inşallah.
Bugün itibariyle Acıbadem'le olan tüm bağlantılarımızı kesiyoruz. Çocuk doktorumuzu ne kadar sevsek de güvensek de bırakacağız olanlar yüzünden. Bugün benden aldığı örneği kaybeden yarın çocuğun tahlilini başkasıyla karıştırır. Her şey beklenir vallaha..